Animus’u Tanımak

“Animus”[1], 20. yüzyılın önde gelen psişe bilimcilerinden Carl Gustav Jung tarafından, kadın psişesinin bilinçdışında bulunan eril tine verdiği isimdi. Jung, varoluşun zıtlıkların birliğinden oluştuğu görüşünü benimsemekle kalmamış, bu görüşü de kendi psikolojik yaklaşımının temeli yapmıştı. Jung, “Bilinci en üst derecede etkileyen şey, erkekte lunar anima, kadında solar animustur,” demişti. Bu, erkek ve kadının bilinçdışı dinamiklerinin belki de en güçlüsü olduğu tahmin edilen anima ve animusun erkeğin ve kadının bilinçli eylemleri üzerindeki etkisine dair vurucu bir ifadedir.

Derinlik Psikolojisi, yirminci yüzyıl boyunca, insan psişesinin bilinçdışı dinamiklerinin insan hayatı (ve dolayısıyla toplumsal hayat) üzerindeki etkisini farklı ölçütler ve deneylerle defalarca kanıtlamıştır. Bu nedenle de çalıştığımız alana “Bilinçdışı Psikolojisi” demek belki de daha doğru olacaktır zira günümüz psişe bilimi (psikoloji), aslında psişe hakkında çok az bilgimiz olduğunu (umuyorum ki) kabul etmekle birlikte aynı zamanda da asıl bakılması ve araştırılması gereken alanın bilinçdışı olduğunu (sanırım) anlamıştır. Bu da bizi anima ve animus konularını çalışmaya daha da yaklaştıracaktır (diye hâlâ umuyorum).

Animus, kadının tüm düşünme işlevini temsil edebileceği gibi bu işlevi sömürebilir de. O, “spirit”e yakın olduğu için bir nevi “cin”e benzetilebilir. Animus’un etkisi altına giren bir kadınınsa “cin çarpmışa dönmesi” kuvvetle muktedirdir. Öyle ki, kadın animus etkisindeyken mantıklı düşünemez, aklına geleni söyler ve her şeye bulacak bir kulpu vardır. O, “deliye dönmüş”tür, “aklını yitirmiş”tir, “çıldırmış”tır. Mantıksız ne kadar sav varsa öne sürer, bir sürü hikâye yaratır ve kafasında senaryolarla hayatı hem kendine hem başkalarına cehennem eder.

Animus, “mind & spirit”, yani “zihin ve tin”dir. Öyle bir güçtür ki, Jungiyen analist Esther Harding, o “anlaşılana dek, onun sesi Tanrı’nın sesi gibidir,” demiştir. Animus, bilince getirilene dek, kadının Tanrı’sıdır, onun hâkimi ve tek sahibidir.

Peki animus içeriği nedir?

Erkeğin kolektif imajı + Bireyin kişisel deneyimi + İçindeki gizli erkeksi köken

Yani animus hem kişisel hem kolektif özellikleri içinde barındırır ve kadında Baba kompleksi ile iç içedir çünkü kadında animus içeriğini oluşturan kısmen de kişisel babasıdır. Bununla beraber şu açıklığı getirmekte de fayda var: kişisel boyutta animus, babanın logosu ya da annenin animusundan oluşur. Yani iş, içinden çıkılamayacak kadar karmaşıktır da.

 

“Animusun olumsuz yanının farkında olmadığımızda hâlâ hayvanız, hâlâ doğaya bağlıyız; bu yüzden de bilinçsiz ve insandan eksiğiz.”

Esther Harding

Peki ya Animus’un bilincinde olmadığımızda bilincimize etkileri nelerdir?

  • Kadın, animusun ağzından konuşur, hareket eder.
  • Erkeğin gerçekliğini kabul edemez, onun hakkında varsayımlarda bulunur. Erkek bu varsayımları kabul ettiği (yani animus projeksiyonunu almayı sürdürdüğü) sürece ilişki sürer ve huzur sağlanır.
  • Kadın sürekli iktidar/güç peşindedir: Kendi istedikleri, dedikleri olsun ister.
  • Önyargısız iletişime engel olur. Kadını empatiden yoksun bırakır.
  • Pasiflik, atalet, durağanlık, paralize olma, özgüvensizlik, hissizlik, uyuşukluk getirir ya da aşırı çalışmaya, sınırlarını (ve başkalarınınkini) sürekli zorlamaya ve bedenle bağlantının kopmasına neden olur.
  • “Yeterli değilsin!” sesi kadının sürekli kulaklarındadır.
  • Tartışmayı en aşağı seviyeye çeken ve mantık dışı savunuları getiren animustur.
  • Kadını tutsak eder: “Animus, kıskanç bir sevgili gibidir ve kadını sadece kendisi için ister.” “Dışarısı tehlikeli!” diyerek kadının kendine ve yaşama olan güvenini sarsar.
  • Cinsel tatmin nedeniyle ilişkide kalmasını sağlar: Eros fonksiyonunu en aşağı seviyede kullandırır ve cinsellik gibi psişik bir bağlantı aracını dahi kadının kendi bedenini abuseedecek şekilde yaşamasına ön ayak olur.
  • Kadını mükemmellik arayışına sürükler.
  • “Herkes öyledir! Bunu herkes bilir!” gibi genel geçer ve çok bilmiş ifadeler animusa aittir.
  • Kadın, baskıcı, tehditkâr ve ısrarcı hale gelir.
  • Animus, kadının tamamıyla mantık dışı davranmasını sağlayabildiği gibi tamamıyla mantık takıntılı şekilde de davranmasına neden olabilir. Bu durumda da kadın, hayatın bilinmezliği ve mantık dışılığı içerisinde nefes almakta zorlanır, her şeyi kontrol etmeye çalışır.


Persona – Ego – Gölge – Animus Bağlantısı

Kadının egosu zayıfladığında animus faal hale gelir. Ego, bilincin merkezidir ve bilinçdışı ile bağlantı kurmamızı sağlayan en önemli psişik fonksiyondur. Ego gelişimi olmadığında ya da ego zayıf kaldığında animus kolaylıkla kadının bilincini işgal edebilir ve hatta kadının personasını da kullanarak kadının hayatını dilediği gibi yaşar, kendi krallığını ilan eder. Bu durum, özellikle de zayıf egoya sahip ve personasıyla (örneğin anne, eğitmen, psikolog, kişisel gelişimci, doktor, hâkim…) özdeşleşmiş kişilerde ortaya çıkar. Dolayısıyla animus ile özdeşleşme de oluşmuş olur zira animus, personayı kullanarak bireyin bilinçli hayatının ortasına kurulur. Artık kadın zindana atılmış bir varlığa dönüşmüştür ve kendi hayatı üzerinde hakimiyeti kalmamıştır.

Persona ya da dış tutum, bize animusun karakteri hakkında bilgi verir. Dış tutum ile iç tutum zıttır ve örneğin, bireyin dış tutumu (persona) ne kadar rasyonelse iç tutumu (animus/anima) da o kadar irrasyonel davranır. Burada karşımıza bir sorun daha çıkar: Gölge ile anima/animusun birbirine karıştırılma riski. Hoş, gölgeyi ve animusu birbirinden ayırmak bence neredeyse imkansızdır -siyam ikizi gibidirler. Çünkü gölge, bireyin sahiplenemediği ve geliştiremediği tüm fonksiyon ve tutumları içerirken animus da bu gölge özelliklerini usta bir şekilde kullanır. Buradan yola çıktığımızda şunu söyleyebiliriz: Gölge, kişisel bilinçdışı dinamiğidir. Fakat her kişisel bilinçdışı unsuru eninde sonunda kolektif bilinçdışının topraklarına dayanır. Haliyle, gölge de animusun içine kök salmıştır.

Masallarda Animus

Masallar insan psişesinin dinamiklerini sembolik anlatımlarla resmeder. Sadece bununla da kalmaz, bireyleşmenin gerekliliklerini detaylı şekilde anlatarak yol da gösterir. Örneğin kadın, gizemli ve tanımadığı bir adamla evlenir (Mavi Sakal) ve bu evlilik, kadının bilinçlenip bireyleşmesinde önemli bir role sahiptir. Böyle bir hikâye aslında bize şu mesajı verir: Bireyleşmek için bazen körü körüne inanmak ve sevmek gerekir. Düşünmeden eyleme geçmek, “bilinmez yolculuğa” çıkmak gerekir.

Bazı masallarda da genç kız, bir hayvana ya da bir oğlana söz verir ama sözünü tutmaz (Kurbağa Prens’teki gibi). Sözünü tutmamasının (sorumluluğunu almamasının) sonucuysa genelde hiç istemediği bir şeyi yapmak ya da yorucu bir yolculuğa çıkmak zorunda kalmasıdır. Yine hikâye bize der ki, bilinçlenmek acı ve zaman gerektirir.

Başka bir örnekte ise kadının, erkeğin çirkinliği ile yüzleşmesi ve onu buna rağmen sevmesi zorunludur. Zorla babasından koparılır ve istemediği bir adamla yaşamak zorunda kalır (Çirkin ve Güzel). Böyle masallarsa bize şunu söyler: İçerideki maymun-adamı (ape-man: 1. Seviye animus) uyandırmadan ve onu kabul etmeden babadan kopmak ve bireyleşmek imkânsızdır. Hayvanı, animusu (spirit + doğa) sevme kapasitesinin gelişmesi zaruridir. Bu sayede kadının eros (bağlantı kurma) ve hissetme fonksiyonları gelişir.

Animus: “Ölüm meleği”, katil, hırsız, gaspçı…

Mavi Sakal masalını bilirsiniz. Hani son yıllarda şu “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabıyla iyiden iyiye ünlenen masal. Ailenin küçük kızına, Mavi Sakal’ın sakallarının “daha az mavi” geldiği, kendisinden yaşça çok büyük olmasına rağmen kızın, adamın karizmasına tutulduğu ve evlilik teklifine, adeta bilincini kaybetmişçesine evet dediği masal. Masalın sonu her ne kadar iç rahatlatıcı bitiyor olsa da kadının animusla yüzleşmesine dair iç karartıcı bir hikâye sunuyor Mavi Sakal masalı.

Bir kadının bilinçdışında “Mavi Sakal” animus yaşadığında neler olabileceğini dinliyoruz aslında bu hikâyede. Tabi masalın sonu, kadın eğer şanslıysa başa gelecek türden. Zira her gün, bu Ölüm Meleği’ni bilinçsizce hayatında tutan kadınların başlarına neler gelebildiğini pek çok medya kanalında görüyoruz. Fakat belki de burada, dışarıdan çok da fark edilmeyen türdeki ifadelerinden birini ele almak adına, bu tür animusa sahip kadının sadece kendi başına bela açmaya muktedir olmadığını, aynı zamanda en yakınındakilere de cehennem azabı yaşatacağını iliştirmek gerekir.

En sevdiğim Jungiyen analistlerden biri olan Marie-Louise von Franz, bir röportajda katil animusla ilgili şöyle bir deneyimini paylaşır:

Bir gün, danışanlarından biri, bir seansta von Franz’a, seneler önce (27 yaşındayken) gölde boğularak ölmüş oğlunun fotoğrafını gösterir ve şöyle der: “Böyle daha iyi oldu; onu başka bir kadına vermektense bu daha iyi.”

Bu, akıl almazdır, evet. Fakat kadın için oldukça kabul edilebilir, hatta iyibir şeydir. Bu örnek üzerinden von Franz, animusun bu kadını nasıl ele geçirdiğini ve kendi oğlunu sadece kendisi için isteyerek, psişik olarak kendine bağlı tutmuş olabileceğini, hatta başka bir kadına gitmesin diye aslında oğlunu ölüme yönlendirmiş olabileceğini tartışır. Böyle bir animus kadını ele geçirdiğinde etrafındakileri “büyüler”, yani psişik olarak onları yönetmeye başlar ve hatta eş ya da çocuklarını intihara dahi sürükleyebilir. Çünkü animusun tek derdi güçtür: Eşinin ya da oğlunun sahip olduğu gücü ve hatta sevgiyi de kendisi için ister. Böylesi bir animus, sevgi ve gücü bir tutar. Bu da derin bir kıskançlık duygusunu beraberinde getirir.

ANİMUSUN SEVİYELERİ

Carl Gustav Jung, animanın dört seviyesinden bahsederken bunun karşılığı olarak animusun da seviyeleri olduğunu dile getirmiştir. Marie-Louise von Franz ise animusun bu seviyelerini “İnsan ve Sembolleri” kitabında detaylandırır:

  1. Seviye Animus fiziksel güç ile ilişkilidir.
  2. Seviye Animusun sosyallik fonksiyonu gelişmiştir ve “romantik/avcı” karakteriyle öne çıkar: Eyleme geçme + İlişki + Sosyallik
  3. Seviye Animus entelektüellik ve söz ile ilişkilidir.
  4. Seviye Animus ise ruhani lider/bilge rehberdir.

Kadında yaşayan animus seviyeleri, kadının bilinç tutumunu da haliyle etkiler. Fakat şunu unutmamak gerekir: Kadın, personasıyla ne kadar özdeşleşmişse animus da o kadar umulmadık yerlerde ortaya çıkacak ve kadının bilincini alt üst edecektir. Buna bir de kadının kendi bilinçdışını yok sayması eklendiğinde, animus yırtıcı ve saldırgan hale gelebilir. Bununla birlikte, kadının bilinçli tutumunda kadınsı ya da iyi görünmesiyle animusun kişiliğinin de pek ilişkisi yok gibi görünmektedir: Dişil bir kadının dahi soğuk, mesafeli, ulaşılmaz ve saldırgan bir animusu olabilir. Sadece dışarı çıkmayı bekler.Velhasıl,egonun zayıfladığı anlarda animusun karakteri öne çıkacak ve kadının etrafındaki insanlar şöyle diyecektir: “Kendini kaybetti, gördün mü!” Yani, kadının bilinçli tutumunun mükemmel ya da iyi olması animusunun yapısından bağımsız işler. Bu durumun tersine dönebilmesi için psişenin dizginlerinin animusun elinden alınması gereklidir: Animus disipline edilmelidir. Bu sayede kadın kendi içindeki işgalci, saldırgan, kıskanç ve dominant animustan bağımsızlaşır.

ANİMUS’UN ENTEGRASYONU

Animus ile ilgili bilinmesi gereken en önemli şey belki de şudur: Bilincinde olunmayan animus, dışarıda bir (ya da daha fazla) erkeğe yansıtılır. Bu, şu demektir: Animusun kısmen de olsa bilince getirilmesi kadının psişik bütünlüğü için zaruridir.

Anima/animus bilinci alt üst eder fakat içerikleri bilinçle bütünleşse dahi arketip oldukları için kendileri bilinçle bütünleşemez. Arketipler (dolayısıyla anima/animusun kendisi de) bilincin sınırlarını aşarlar ve bağımsız ve otonom bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle animusun bilince tamamıyla entegrasyonu söz konusu değildir. En fazla bir kısmı bilince aktarılabilirken diğer kısmı yansıtılacaktır.[2]

Birey, psişik bütünlüğünü sağlamak için sadece bilinçli hayatında değil, bilinçsiz alanında da çalışmalıdır. Kadın, kendi potansiyelini yaşamaya başladığında animus dönüşmeye başlar, yaratıcı ve destekçi hale gelir. Bireyin “potansiyellerini” açığa çıkarması ise bilinçdışı keşiflerle mümkündür: Komplekslerini tanıması, kompleks yapıların içerisindeki arketipsel olguları öğrenmesi ve bunların bilinçli hayatına etkilerini gözlemleyerek gereken yerlerde bilinçli değişiklikler yapmaya gönüllü olması kadının bireyleşmesine ve potansiyellerini kullanabilmesine yardımcı olur. Ve elbette ki bilinçdışıyla iletişimin tahmin ettiğimiz en açık stratejisi olarak rüyalarının yol göstericiliğini idrak edebilmesi de hem animusunu hem de psişesini tanımasını sağlar.

Animus ile ilişkinin yapılandırılması ve animusun olumlu anlamda gelişip, en büyük işlevi olan, Benlik ile ilişkiye hizmet edebilmesi için animusun tanınması ve bilince olan etkilerinin çalışılması zaruri hale gelir. İç seslerin hangisi animus sesidir? Animus kişiyi nasıl yönlendirmektedir? Animus dışarıya ne şekilde yansıtılmaktadır? Hangi sahiplenilmeyen özellikler animusa atfedilmiştir? Bu soruların cevapları bulunmak zorundadır. Bu sayede animus, yani en büyük bilinçdışı unsuru ile sağlıklı bir bağlantı kurulur ve animus bu sayede kadının hayatında ilahi deneyimlere aracı olmaya başlar. O, kadına içten gelen bir güç, özgüven ve sağlamlık verir. Kadının erosunu ve dış dünyaya sunduğu dişiliği güçlendirir ve dengeler. Böyle bir animusa sahip kadın erkeklere ilham verir. Böyle bir kadın “görür”, rehber ve vizyonerdir. Animus, kadına ileri görüşlülük, olasılıkları iyi hesap etme ve analiz yeteneği, cesaret, nesnellik ve tinsel bilgi getirir.

Didem Çivici – Copyright ©2020

[1] Animus konusuna giriş yapmak için: https://didemcivici.com/2018/03/28/animus/

[2] Yansıtma: https://didemcivici.com/golgelerle-dans-yansitma/

Animus’u Tanımak” üzerine 5 yorum

  1. Yeni yeni anlamaya çalıstıgım konular… Ama şunu çok iyi kavradım ki animusun köpeği olmuşum 🤦🏻 Animus benmişim! Nasıl çözeceğim konusunda hiç bir fikrim yok… Derin bir depresyonun içindeyim, ruhum uyuşmuş gibi, sonum selamet olur umuyorum. Ağzınıza saglık.

    Beğen

  2. Üstteki yoruma katılıyorum , okudukça bende bi sorun var ama nasıl çözeceğim sorusu ile baş başa kalıyor insan. Kendimizi bulabilmek dileğiyle

    Beğen

  3. Çok şükür ilahi deneyimlerime aracı olmaya başlamış ve dönüşmüş animusumun varlığını hissettim yazınızı okuyunca çok teşekkür ederim ilminize,bilginize sağlık🙏❤️🧿

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın