Öncelikle belirtmeliyim: Bu makale salt bir anlama çabasıdır; bilimsel bir değeri olabilir de olmayabilir de. Amacım, içinde bulunduğumuz krizi analitik psikoloji çerçevesinde anlamaya çalışmak ve eğer yapabilirsem, çıkış yolları aramak. Elbette bu konular tekrar tekrar evirilip çevrilebilir, bambaşka açılardan yeniden ve yeniden konuşulabilir. Umarım mistisize etme çabası olarak görülmez ve bir nebze de olsa okuyana … Okumaya devam et Depremin Yarattığı Krizin Işığında Toplumun ve Bireyin Psikolojik Katmanları
Genel
“İyi Adam” Olmak ya da Olmamak
Erkekte anne ya da baba yarası, yani ebeveyn kompleksi, erkeğin Anima kompleksine itinayla katkıda bulunur. Erkek, mutlu bir ailede büyümüş dahi olsa, olumlu anne-baba kompleksinin de ego üzerinde olumsuz etkiler yaratabildiğini biliyoruz: Destekleyici anne (ya da anne figürü), ileride erkeğin kendini sürekli destekleyen kadınlara yönelmesine ve onları anne yerine koymasına, dolayısıyla da erkeğin sürekli terk … Okumaya devam et “İyi Adam” Olmak ya da Olmamak
“Vahşi Kadın’ın Yolculuğu” Yenilenmiş 2. Baskı Çıktı
2. BASIMA ÖNSÖZ Delilik akıllılıktan yeğdir. En azından bazen. Bu kitabı yazmaya başlamam, Zürih’te bulunan C. G. Jung Institut’un kapısına dayandığım, bilmediğim bir karanlık ormanın patikalarında kendimi kaybetmeye hazırlandığım günlere denk gelir. Jungiyen analist olmaya niyet edip de mülakatlara girmeye başladığımda, hocalarımdan birinin “Neden Jungiyen analist olmak istiyorsun?” sorusuna, “Gerçekten bilmiyorum, tamamıyla şuursuzluk,” dediğim o … Okumaya devam et “Vahşi Kadın’ın Yolculuğu” Yenilenmiş 2. Baskı Çıktı
Psikoterapi ve Jung
Jung’un psikoterapiye bakış açısına dair bir kaç not: Psikoterapi, insan hayatındaki zor geçişleri mümkün kılan bir yöntemdi ve bu yanıyla “dini” bir özelliğe sahipti.“Teşhis oldukça önemsiz bir meseledir.” “Spesifik bir tahmin nadiren gerçek bir şey anlamına gelir – ‘psikonevroz’ teşhisi yeterlidir.” Çünkü nevroz kendisini ancak tedavi süresince, özellikle de bedensel semptomlar ve rüyalarda gösterirdi. Amaç … Okumaya devam et Psikoterapi ve Jung
Rüya Dili ve Jungiyen Rüya Analizi
C. G. Jung’a göre psikolojik olgular (fenomenler) sürekli gelişmeye ve yaratmaya devam ederler. Rüyalar da birer psikolojik olgu oldukları için, rüyaların içeriğine indirgeyici şekilde yaklaşırsak rüyayı öldürürüz. Rüya, aynı psişe gibi salt Doğa’dır ve sadece bu nedenden ötürü dahi bilince karmaşık ve anlaşılmaz gelir. İçeriğinde metaforlar ve semboller olması, rüyaların tam olarak anlaşılmasını zorlaştırır. Fakat … Okumaya devam et Rüya Dili ve Jungiyen Rüya Analizi
Projeksiyon-İntrojeksiyon: Kötü mü İyi mi?
Projeksiyon, nam-ı diğer dışa yansıtma.İntrojeksiyon, nam-ı diğer içe yansıtma veya özdeşleşme. Öncelikle her ikisine de birer doğal fenomen, yani psişik birer olgu olarak bakmak, görüşümüzü biraz daha genişletmemize yardımcı olacaktır. Projeksiyon da introjeksiyon da bireyin gelişimi için önemli ve gereklidir. Örneğin, psişenin bildiğimiz en önemli içeriklerinden ikisi olan baba ve anne arketiplerinin (diğer bir deyişle … Okumaya devam et Projeksiyon-İntrojeksiyon: Kötü mü İyi mi?
Âdet Görmenin Kutsal Yönü
"Kutsal mekanlar karanlık yerlerdir... Kutsal bilgelik su gibi berrak ve ince değil, kan gibi kalın ve karanlıktır." – C. S. Lewis, Till We Have Faces Âdet görmek, tarih boyunca hem günah ve şeytani hem de arındırıcı ve kutsal görülmüştür. Bu çatışmayı gözlemlemek benim için her zaman ilginç olmuştur ve dürüst olmak gerekirse, şeytani olarak alınmasının … Okumaya devam et Âdet Görmenin Kutsal Yönü
Marie-Louise von Franz Hakkında
Marie-Louise von Franz ve Dr. Jung Chuck Schwartz tarafından yazılan Marie-Louise von Franz'ın aşağıdaki biyografik ölüm ilanı, 23 Şubat 1998 Pazartesi günü İngiltere merkezli The Independent'ta yayınlanmıştı. Marie-Louise von Franz birçok konuda tanınmıştı. Birinci sınıf ve şefkatli bir analistti. 30 yılı aşkın bir süre boyunca birlikte çalıştığı C.G. Jung'un en yakın iş arkadaşıydı ve onun en önemli çalışmalarına, özellikle psikoloji … Okumaya devam et Marie-Louise von Franz Hakkında
Sezgi Fonksiyonu Patolojisi Olarak Hipokondriya*
HİPOKONDRİYA: "GERÇEK" YAŞAM İÇİN İÇSEL BİR ÇAĞRI MI? Hastalık Anksiyetesi Bozukluğu veya Sağlık Anksiyetesi olarak da bilinen Hipokondriyazis (Hipokondri), DSM-IV tarafından somatoform bozukluk olarak tanımlandı ve daha sonra somatik semptom bozukluğu ve hastalık anksiyetesi bozukluğu tanılarıyla değiştirildi. DSM-IV, hipokondriyazisi aşağıdaki kriterlere göre tanımlar[1]: A. Kişinin bedensel semptomları yanlış yorumlamasına dayanan ciddi bir hastalığa sahip olma … Okumaya devam et Sezgi Fonksiyonu Patolojisi Olarak Hipokondriya*
“Aşağılardan Biri”
En sevdiğimi aşağılamak istiyorum. Başını alıp bok dolu bir çukura sokmak istiyorum. Acizliğiyle, sahteliğiyle, beceriksizliğiyle alay etmek istiyorum. Başarısızlığını, iş bilmezliğini yüzüne çarpmak istiyorum. Ulu orta değil, gözlerinin içine baka baka kendisine rezil etmek istiyorum onu. Başını öne eğsin, zavallılığını ve hiçliğini anlasın istiyorum. Onu yapayalnız, çırılçıplak ve çaresiz bırakmak istiyorum. Dün akşam Liber Novus’ta … Okumaya devam et “Aşağılardan Biri”