CANIM SEVGİLİM

 

canım sevgilim 3d SON

ÇEVİRMEN’İN ÖNSÖZÜ

Kaz Dağları’nın eteklerinde başladı bu kitabın dönüşümü ve İstanbul Moda’da bir otel odasında can buldu son hali.

Deida’nın kelimeleri ile bir kaç sene önce tanıştım. Dear Lover ile bir araya gelişim ise 2014’ün Kasım ayıydı. Çeviriye başlamadan tam bir sene önceydi. Evde yalnızdım, sevgilim henüz işten gelmemişti ve ben, kanepede uzanmış ağlıyordum. İlk sayfalarını okumaktaydım, durdum ve kitabı kucağıma koydum, gülümsedim, gökyüzüne doğru baktım ve şöyle dedim: “Şu dünyada en azından bir tane erkek benim ne hissettiğimi biliyor! Şükürler olsun Tanrım!”

Elinde tuttuğun bu kitap, her okuyuşumda kalbimi delik deşik etti. Kapıların ardına ittiğim kalbime ne kadar çok haksızlık edip, ne kadar çok oyun oynadığımı keskin ve acı bir dille anlatmıştı Deida. Kendime dürüst olamadığımı, kapalı bir kalp ile can çekiştiğimi idrak etmeme sebep olmuştu. Her kelimesi bedenimi okşuyordu adeta. Kendimden geçiyordum her sayfasında. Hayatımdaki erkeğin maskülensizliği karşısında hırçınlaşan feminenimi daha iyi görüyordum, kendi merkezimde olamama halime tanık oluyordum ve tabii ki elimden bir şey gelmediği gerçeğiyle yüzleşiyordum. O kadar acı vericiydi ki. Günler, haftalar ve aylar boyunca tekrar ve tekrar okudum. Gün geçtikçe yazdıklarını daha derinden işitmeye başladım. Bir gün geldi ve bu kitabı çevirmek için hayatımı değiştirecek olan o teklifi aldım. Sonrası bir masal oldu. Kelimeler dönüştükçe ben dönüşüyordum sanki. Kaz Dağları’nın eteklerinden gökyüzüne haykırarak ve çığlıklar atarak çevirdim pek çok cümleyi. Bedenim aracılığıyla pek çok kadının kalp kırıklığı, tükenmişliği, özlemi ve acısı dile geliyordu sanki. Ölüyordum. Evet. Deida’nın “Dear Lover”ı ile dönüşmek ve tekrardan dirilmek için kendimi mezara gömüyordum. Bu nedenle gönül rahatlığıyla diyebiliyorum ki, bu kitap “İnisiyasyon Kitabı”dır. Bu kitabı okuyup hayatınıza eskisi gibi devam edemezsiniz. Bu kitabı okuyup aynı kalp kapalılığıyla nefes alamazsınız. Bu kitabı okuyup eşinize, sevgilinize, ailenize, arkadaşlarınıza, komşunuza hatta devlet başındaki kişilere dahi aynı gözle bakmayı sürdüremezsiniz. Bu nedenle gönül rahatlığıyla diyebiliyorum ki, bu kitap “Dönüşümler Kitabı”dır. Kalbinizi açan sihirli kelimelerle doldurulmuş, derinliğe yolculuk kitabıdır bu kitap. Gözleriniz başka şekilde görmeye, diliniz başka şekilde tatmaya, kulaklarınız başka şekilde duymaya, teniniz başka şekilde hissetmeye, burnunuz başka şekilde koklamaya, kalbiniz ise başka şekilde sezmeye başlar. İlişkilerinizde “başka” bir şey aramaya başlarsınız. Zaten arıyorduysanız da artık bunun için ne yapabileceğinizi anlarsınız. Bunları rahatlıkla söyleyebiliyorum, zira Deida’nın her kelimesini yaşadım, yaşamıma aktarmaya çabaladım, çabalıyorum ve görüyorum ki ben dönüştükçe erkeğim de dönüşüyor. David Deida gerçekten ilişkileri okuyor, insanı ve kalbi okuyor, aşk dolu tavsiyelerde bulunuyor.

Bu kitap, çevirdiğim ilk kitap. Aslında çevirmen değilim, sadece Deida aşığıyım. Kalbime bu kadar derinden hitap eden bir adamın kelimelerine aracı olmayı seçtim, o kadar. Çeviri boyunca zorlandığım yerler oldu, elimden ve kalbimden geldiğince basitleştirmeye ve anlaşılır kılmaya çabaladım. Bir kaç noktaya dikkatinizi çekmek isterim, umuyorum faydalı olur:

Deida’nın kullandığı bazı ifadeler bizim dilimizde çok anlam bulamayan kavramlar. Aslında ana dilinde de yeni sayılır, zira biraz “Yeni Nesil” kavramlar bunlar, biraz da “spiritüel”. Bu nedenle benim için ne anlama geldiklerini ve nasıl ifade ettiğimi belirtmek istedim.

En çok kullandığı ifadelerden biri “openness”, yani açıklık. Ben bu kelimeyi bazen açık olmak, bazen de “kalp açıklığı” şeklinde çevirdim. Bana ifade ettiği şey “derin bir güven duygusuyla açılmak” ve bu güven de derinden hissedilen aşkın yarattığı bir güven duygusu. Bir diğer kelime ise “yearning”. Bizim dilimize “hasret, özlem, can atmak” olarak çevriliyor. Çeviride genel olarak “özlem” ya da “derin özlem” olarak yer verdim. Bir de “ravishment” var. Aslında “tecavüz, taciz” anlamına da gelen bu kelime aynı zamanda “büyülenmek” anlamında da kullanılıyor. Bana hissettirdiği “büyüleyelerek nüfuz etmek” şeklinde, zira Deida tüm ifadelerini müthiş bir “derinlik” arayışıyla aktarıyor ve ben de bu nedenle mümkün olduğunca derin ifadelerde kullanmaya çabaladım. Sonra, “bliss” kelimesi var. “Sonsuz mutluluk” anlamı taşıyan bu kelime de eser içerisinde genel olarak “blissful” haliyle, yani “derin bir mutlulukla dolu” şeklinde yer almakta. Muallakta kaldığım bir kelime “practice” idi. Çoğunlukla “pratik etmek” diye çevrilir ama ben tam bir Türkçe ifade kullanmak adına yerine göre “uygulamak, çalışmak” kelimelerine yer vermeye çalıştım. En çok kullanılan kelimelerden bir diğeri “devotional”dı. “Devotion”, “adanma, adayış” anlamlarına geliyor. Çevirirken zorlandığım ve bazen ifade bulamadığım bu kelimeyi çoğunlukla “adanmışlıkla dolu” olarak çevirdim.

Genel olarak ağdalı cümlelerle örülmüş olan bu kitap aslında “feminen dramın ta kendisi” gibi hissettiriyor bana. Deida, sanki feminen özünün diliyle yazmış her şeyi, yani bir kadının anlayış diliyle aktarmış yumuşak ve etkileyici kavramlarını. Çevirdiğim her cümlede bir kadının karmaşıklığını, duygu silsilesini ve zorluğunu tattım. Deida’nın şiirselliğini ve edebi duruşunu bozmamaya dikkat ederek, yeri geldi düşük cümleleri de korumaya çabaladım.

Son olarak, her ne kadar bu kitabın çevirmeni olsam da, kısa bir teşekkürüm var: Bana bu eşsiz kitabı çevirmem için teklif ve umut veren Ganj Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Şemsiyeci, tüm haykırışlarıma ve çığlıklarıma katlanıp bana çeviri süresince destek olan annem Neşe Çivici ve babam İlhan Çivici, bu kitabı derinden hissetmemi sağlayan ve aşkıyla dönüşümlerime alan tutan erkeğim… Teşekkürler.

Umuyorum bu aşk dolu kitap size eşlik etsin ve sizi aşka ve yaşama açsın. Kalplerimiz aşkla dolmaya hazır, biraz cesaret ve biraz inanç…

Aşkla,

Didem Çivici