“Aşağılardan Biri”

En sevdiğimi aşağılamak istiyorum. Başını alıp bok dolu bir çukura sokmak istiyorum. Acizliğiyle, sahteliğiyle, beceriksizliğiyle alay etmek istiyorum. Başarısızlığını, iş bilmezliğini yüzüne çarpmak istiyorum. Ulu orta değil, gözlerinin içine baka baka kendisine rezil etmek istiyorum onu. Başını öne eğsin, zavallılığını ve hiçliğini anlasın istiyorum. Onu yapayalnız, çırılçıplak ve çaresiz bırakmak istiyorum. 

Dün akşam Liber Novus’ta şu satırları konuştuk: “İşte yine eleştiriyor, üstünlük taslıyorum ve hiçbir şey öğrenmeyebilirim. … Neden insanı düşürmek istiyorum hep, bilmiyorum.”* Bu cümleleri lime lime açmaya meylettik okuma grubunda, çaresizce ve belki de ne yaptığımızı dahi tam olarak anlamadan. Dedik ki, aslında her birimiz, öyle ya da böyle, birilerini küçümseyip aşağılamayı arzuluyoruz: yan komşumuzu, bir yazarı, politik bir lideri, kardeşimizi, eşimizi, çocuğumuzu… Bunu sadece aleni şekilde değil, farkında olmadan, gizli gizli de yapıyoruz.

Başkalarını anlamadan ve oldukları yeri kavramadan eleştirmek, yargılamak her zaman en kolayı. Sanki içimizde düdüklü bir tencere kaynıyor. Birileri aşağı düşse de rahatlasak. Birilerinin üstünde olduğumuzu hissetmek kahramanlığımızın şanını yükseltiyor sanki. “Ben doğru yoldayım, onlar değil,” diyoruz içten içe. Bu doğru yol bazen çok sinsice gösteriyor kendisini. Öyle ki, kimseyi yargılamadığımızı, eleştirmediğimizi, aşağı görmediğimizi söylerken bunu yapan birini yargılayıp eleştirebiliyor ve onu aşağı görebiliyoruz. “Ben yargılamam! Haline bak nasıl da yargılıyorsun, aşağı görüyorsun insanları!” deyiveriyoruz, belki de tam anlamıyla sahiplenemediğimiz, sindiremediğimizi karşımızdakine yansıtarak. Aslında gölge dediğimiz mereti görüyoruz onda -ve ne yazık ki ondan farkımız kalmıyor bunu yaptığımızda.

Neden insanı düşürmek istiyoruz hep?

Düşürmeye çalıştığımız, eksik ve aşağı gördüğümüz bir şey var, farkında dahi değiliz. Onun bilincinde olmadığımızdaysa daha da duygusallaşıyor, aşırı tepki veriyor, anlamak yerine daha da yargılıyoruz. Genel bir eleştiriyi dahi şahsımıza alıyor, büyütüyoruz. Çünkü onun büyümesi gerek, aksi halde derinlerde olanı, bizim için asıl kıymetli olanı göremeyeceğiz. Gölge’nin daha da büyümesi gerek, aksi halde kendimizi bulamayacağız.

“…varlığımızın aşağılanmasını sevmeyiz. Oysaki ya da tam da bu nedenden dolayı yalnızca aşağıda kendimizle ilgili apaçık bilgiyi ediniriz.”**

Kim bilir, belki de aşağılamanın ve aşağılanmanın içerisindedir asıl hazine…

Didem Çivici  – Copyright ©2021

*Liber Novus – Dies II, Liber Secundus.
**Liber Novus – Aşağılardan Biri, Liber Secundus.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s