“Analitik Deneyim”

(Daryl Sharp’ın “Unplugged Jungian Psychology”sinden bir alıntı)

Jung’un çalışmalarının kapsamını takdir edebilir ve yazdığı her şeyi okuyabilirsiniz, fakat analitik psikolojinin sunduğu gerçek fırsat ancak analize girdiğinizde ortaya çıkar. Jung’un potansiyel iyileştirici mesajı, işte ancak o zaman sadece ilginç bir fikir olmaktan çıkar ve deneyimsel bir gerçeklik haline gelir.

Analiz herkes için uygun bir disiplin değildir, herkes analizden faydalanamaz veya analize ihtiyaç duymaz. Fakat, bir ilişkide çatışmalar veya zorluklardan bunaldığınızda veya hayatınızın hiçbir anlamı olmadığını hissettiğinizde, bir Jungiyen analiste danışmaktan daha kötüsünü yapabilirsiniz. Jungiyen analizi uygulamanın analist sayısı kadar çeşitli yolları da olsa, sürecin kendisi iyileşmeyi kolaylaştıracaktır çünkü analiz, bilinçdışında olup bitenleri günlük yaşamda olanlarla ilişkilendirir.

Genellikle sorunlarımıza hızlı bir çözüm ararız. Bir cevap, bir reçete isteriz; acımızın tedavi edilmesini, acımızın dindirilmesini isteriz. Bir çözüm isteriz ve bu çözümü bir dış otoritede ararız. Bu, birçok fiziksel hastalık için meşru bir beklentidir, ancak işlerin gidişatı için kişisel sorumluluk almak zorunda olduğunuz psikolojik problemlerde çözümü dışarıda aramak işe yaramaz. O zaman kendi gölgeniz (ve diğer herkesin gölgeleri) ile birlikte sizi ve sevdiklerinizi köşeye sıkıştıran diğer tüm kompleksleri de göz önünde bulundurmak durumundasınız.

İnsanların istedikleriyle ihtiyaçları nadiren aynı şeydir. Analize, acı içerisinde ve aklınızda bazı hedef ve beklentilerle girersiniz. Ancak çok geçmeden kişisel gündeminiz gözden kaybolur ve kendinizi, hiç düşünmediğiniz sorunlarla ve orada olduğunu bilmediğiniz ya da bildiğiniz ama düşünmekten kaçındığınız ağrılı noktalarla boğuşurken bulursunuz. Kendinizle ilgili tüm bu yeni bilgiler çok heyecan vericidir ve kaçınılmaz olarak egonuzu şişirirler – bir süre için tüm cevaplara sahip olduğunuzu dahi düşünürsünüz. Fakat bu süreç aynı zamanda oldukça acı verici de olabilir, çünkü işler genellikle daha iyiye gitmeden önce daha da kötüleşir.

Pahalı ve zaman alıcı olduğu için analizin yalnızca elit kesim için olduğu söylenmiştir. Analizin çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği ve ucuz olmadığı doğrudur. Hayatın hemen her alanında öğretmenler ve taksi şoförleri, doktorlar, aktörler, politikacılar, sanatçılar-erkekler ve kadınlar ile çalıştım. Hiçbiri bağımsız olarak zengin değildi. Ödedikleri ücret küçük de değildi. Hayatlarının diğer alanlarında fedakarlıklar yaparak bunu karşılayabildiler. Bu bir öncelik meselesidir – paranızı, enerjinizi değer verdiğiniz şeylere yatırırsınız ve yeterince canınız acırsa işte orada bir yol bulursunuz.

Jungiyen analiz kendinizi geliştirmekle ilgili değildir. Sizi daha iyi bir insan yapmaz ve sizi günlük hayatın sapanlarından ve oklarından korumaz. Analiz, güçlü ve zayıf yönleriniz de dahil olmak üzere kim olduğunuzun bilincine varmanızla ilgilidir. Analiz size uygulanan bir şey de değildir; sizi neyin harekete geçirdiğini anlamaya odaklanan iki kişinin (sizin ve analistin) ortak çabasıdır.

Kendiniz üzerinde çalışma sürecinde, yani analiz süresince, değişeceksiniz ve bu, yeni sorunlar yaratabilir. Başkaları dönüştüğünüz şeyi beğenmeyebilir veya artık onlardan hoşlanmayabilirsiniz. Aslında, analiz yoluyla sağlamlaştırılan ilişki sayısı kadar çok ilişki parçalanabilir de. Komplekslerinizin farkına vardığınızda ve bir partnere yansıttığınız şeyi geri almaya başladığınızda (projeksiyonu geri çekebildiğinizde), sizi bir arada tutacak pek bir şey kalmadığını keşfedebilirsiniz. Bu, zor bir deneyimdir kesinlikle, fakat doğru yerde olmadığınızı ne kadar erken anlarsanız o kadar iyidir. Analiz, kişinin deneyimsel gerçeğini yaşamasını ve sonuçları kabul etmesini mümkün kılar.

Bir kişiyi analize sokan o kişiye has koşullar, bir kumsaldaki kum taneleri kadar çoktur. Benzersiz olarak adlandırılamazlar, ancak birden fazla kum tanesi bir diğerinden farklıdır. Doğru, bunlar her zaman kişinin psikolojisi ve yaşam durumu ile ilgilidir. Ancak bu bireysel detayların arkasında, insanlığın başlangıcından beri deneyimlenen ve ifade edilen genel düşünce ve davranış motifleri yatar.

Dünyanın her yerinde mitlerde, peri masallarında ve dinlerde bulunan bu motiflerin anlaşılması – Jung’un arketipler dediği şeylerin tezahürleri – kişiye dünyevi gerçeklik hakkında bir bakış açısı kazandırır. Arketipler ve arketip motifleri bilgisi, bireysel bir durum üzerine yerleştirilebilen bir tür plandır, Jungiyen analistler için vazgeçilmez bir araçtır ve Jungiyen analizi diğer herhangi bir terapi türünden temel olarak ayıran bir fikirdir.

Çeviri: Didem Çivici – Copyright ©2022
(Jungiyen Analist -Diploma Candidate- C.G. Jung Institut, Zürich)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s