Modern insan, yirminci yüzyılın ortalarından itibaren giderek artan bir biçimde kendi doğal köklerinden, ritüellerden, topluluk bağlarından ve beden–doğa bütünlüğünden uzaklaşmış bir varlık olarak tanımlanabilir. Carl Gustav Jung’un özellikle Modern İnsan Ruhu üzerine yaptığı çalışmalar, çağdaş bireyin giderek içsel pusulasını kaybettiğini, arketipsel dünyayla kurduğu doğal ilişkinin zayıfladığını ve bunun ruhsal yapıda köklü bir sarsıntıya yol açtığını vurgular. Jung’a … Okumaya devam et Borderline Yapılanmanın Arketipsel Dokusuna Dair
ÖZGÜN MAKALELER
“Sahnedeki Ben”: Modern İnsan ve Performatif Kültür
Modern insan, hiç olmadığı kadar görünür ve aynı oranda görünmez halde. Sosyal medya, sunum ekonomisi ve kişisel markalaşma ideolojisi, bireyi kendi hayatının sahnesine çıkardı; fakat bu sahnede oynanan rol, çoğu zaman ruhun değil, maskenin sesi durumunda. “Performatif kültür” olarak adlandırabileceğimiz bu olgu, Jungiyen açıdan persona arketipinin kolektif düzeyde genişlemesi olarak görülebilir. Toplumsal onay, kimliğin yeni … Okumaya devam et “Sahnedeki Ben”: Modern İnsan ve Performatif Kültür
“The Soul for Sale”: On the Commercialization of Jung’s Legacy
"My uncertainty stems from a prophecy that my anima gave me once in a dream: that I would be cut up into bits and sold piecemeal. That would top it all! My ‘negative’ attitude to the autobiography is of course a defense, or a kind of self-preservation. I dare not think positively about it."[1] The … Okumaya devam et “The Soul for Sale”: On the Commercialization of Jung’s Legacy
Travma ve Jung Psikolojisi – İçsel Dünyada Arketipsel Savunmalar
Travma, modern psikolojinin en çok tartışılan kavramlarından biri haline geldi. Savaşlar, göçler, çocukluk ihmal ve istismarları, afetler ve toplumsal şiddet, bireysel psişede olduğu kadar kolektif psişenin de kırılganlığını ortaya koymaktadır. Günümüzde travma üzerine yapılan çalışmalar çoğunlukla nörobiyoloji, bağlanma kuramı veya bilişsel-davranışçı modeller çerçevesinde ele alınsa da travmanın derin psikolojik boyutuna dair açıklamalar sınırlı kalmaktadır. Analitik … Okumaya devam et Travma ve Jung Psikolojisi – İçsel Dünyada Arketipsel Savunmalar
Depremin Yarattığı Krizin Işığında Toplumun ve Bireyin Psikolojik Katmanları
Öncelikle belirtmeliyim: Bu makale salt bir anlama çabasıdır; bilimsel bir değeri olabilir de olmayabilir de. Amacım, içinde bulunduğumuz krizi analitik psikoloji çerçevesinde anlamaya çalışmak ve eğer yapabilirsem, çıkış yolları aramak. Elbette bu konular tekrar tekrar evirilip çevrilebilir, bambaşka açılardan yeniden ve yeniden konuşulabilir. Umarım mistisize etme çabası olarak görülmez ve bir nebze de olsa okuyana … Okumaya devam et Depremin Yarattığı Krizin Işığında Toplumun ve Bireyin Psikolojik Katmanları
“İyi Adam” Olmak ya da Olmamak
Erkekte anne ya da baba yarası, yani ebeveyn kompleksi, erkeğin Anima kompleksine itinayla katkıda bulunur. Erkek, mutlu bir ailede büyümüş dahi olsa, olumlu anne-baba kompleksinin de ego üzerinde olumsuz etkiler yaratabildiğini biliyoruz: Destekleyici anne (ya da anne figürü), ileride erkeğin kendini sürekli destekleyen kadınlara yönelmesine ve onları anne yerine koymasına, dolayısıyla da erkeğin sürekli terk … Okumaya devam et “İyi Adam” Olmak ya da Olmamak
Projeksiyon-İntrojeksiyon: Kötü mü İyi mi?
Projeksiyon, nam-ı diğer dışa yansıtma.İntrojeksiyon, nam-ı diğer içe yansıtma veya özdeşleşme. Öncelikle her ikisine de birer doğal fenomen, yani psişik birer olgu olarak bakmak, görüşümüzü biraz daha genişletmemize yardımcı olacaktır. Projeksiyon da introjeksiyon da bireyin gelişimi için önemli ve gereklidir. Örneğin, psişenin bildiğimiz en önemli içeriklerinden ikisi olan baba ve anne arketiplerinin (diğer bir deyişle … Okumaya devam et Projeksiyon-İntrojeksiyon: Kötü mü İyi mi?
Âdet Görmenin Kutsal Yönü
"Kutsal mekanlar karanlık yerlerdir... Kutsal bilgelik su gibi berrak ve ince değil, kan gibi kalın ve karanlıktır." – C. S. Lewis, Till We Have Faces Âdet görmek, tarih boyunca hem günah ve şeytani hem de arındırıcı ve kutsal görülmüştür. Bu çatışmayı gözlemlemek benim için her zaman ilginç olmuştur ve dürüst olmak gerekirse, şeytani olarak alınmasının … Okumaya devam et Âdet Görmenin Kutsal Yönü
Sezgi Fonksiyonu Patolojisi Olarak Hipokondriya*
HİPOKONDRİYA: "GERÇEK" YAŞAM İÇİN İÇSEL BİR ÇAĞRI MI? Hastalık Anksiyetesi Bozukluğu veya Sağlık Anksiyetesi olarak da bilinen Hipokondriyazis (Hipokondri), DSM-IV tarafından somatoform bozukluk olarak tanımlandı ve daha sonra somatik semptom bozukluğu ve hastalık anksiyetesi bozukluğu tanılarıyla değiştirildi. DSM-IV, hipokondriyazisi aşağıdaki kriterlere göre tanımlar[1]: A. Kişinin bedensel semptomları yanlış yorumlamasına dayanan ciddi bir hastalığa sahip olma … Okumaya devam et Sezgi Fonksiyonu Patolojisi Olarak Hipokondriya*
“Aşağılardan Biri”
En sevdiğimi aşağılamak istiyorum. Başını alıp bok dolu bir çukura sokmak istiyorum. Acizliğiyle, sahteliğiyle, beceriksizliğiyle alay etmek istiyorum. Başarısızlığını, iş bilmezliğini yüzüne çarpmak istiyorum. Ulu orta değil, gözlerinin içine baka baka kendisine rezil etmek istiyorum onu. Başını öne eğsin, zavallılığını ve hiçliğini anlasın istiyorum. Onu yapayalnız, çırılçıplak ve çaresiz bırakmak istiyorum. Dün akşam Liber Novus’ta … Okumaya devam et “Aşağılardan Biri”